Sabahın ilk ışıkları girmişti eve. Saat 5 sularıydı, adam başını yastığından kaldırdı. Önce saatine baktı, yıllardır olduğu gibi her gece özenle kurduğu saati yine çalmamıştı. Saat bozuk olduğundan da değil, adamın heyecanı onu saatten erken uyandırmıştı. Doğruldu ve oturdu yatağında. Başucundaki kitabına baktı, açık ve yüzüstü bir şekilde bırakmıştı yine. Onu uykuya götüren son sayfada kalmıştı, 52. sayfada. Evin tozlu döşemelerine çıplak ayak basma korkusuyla terliklerini geçirdi ayaklarına, kalktı ve yürümeye başladı odasında. Yatağının karşısındaki aynaya bakmak için biraz eğildi, saçlarını düzeltti adam. 3 çekmeceden en üsttekini açıp tarağını eline aldı. Saçlarını düzeltişi yeterli gelmemişti gözüne. Saçlarını taramaya başlamıştı ki, saati de çalmaya başladı adamın. -ne kadar da gürültülü bir ses çıkarıyordu saati- Hızlı adımlarla komodine yaklaşıp kapattı alarmını. Aynaya bir kez daha eğildi, saçlarının düzeni yeterli gelmişti bu kez. Kapısına yöneldi, ilk girdiği yer mutfak