Bakışlarından, düşerdi damlalar ellerime; önce derim ıslanırdı, sonra hislerim. İlgimdendi yüzüne defalarca bakışım. Göz bebeklerinin yerinde durmayışını açıklayan birçok tahminime karşın, doğan güneşin yeryüzünü aydınlattığı ilk noktadan kaçışın, tüm aniliklere alıştım. Kirpiklerinin uçlarından sivrilen uzakların yakın geldiği renklerde, geceleri pek de uzun geçmiyor gibiydi, başımı göğsüne bastıran maviliklerde. Ve sen bakardın Ve ben görürdüm Ve o söylerdi Hep biz gülerdik. Sığ suların derinlerinde bir yangın hissederdi düşlerim, göklerden hava taşırdı körükleme gayesinde sellerim. Sular altında parçalanan ciğerlerim ve sular üstünde aldığım tüm nefeslerim. Parmak uçlarımda hissettiğim sıcaklığa sarılırdı vücumdaki tüm titremelerim. Bir yanışa verdiğim ömrü bilirim, bir de körüklemeye olan hevesim. Ve sen yaşardın Ve ben severdim Ve o bilirdi Hep biz ağlardık. Kayalıklardan kayan ayaklarıma mı bakıyor gözlerim? Yoksa dalgalar mı kandırdı bizi, ya da ellerinden tuta