Skip to main content

Posts

Showing posts from October, 2017

mutluluk

Islak zeminlerde ayakta kalma çabam beni güçlü kılmıyor artık. Vazgeçişim henüz değil, ama uzak da sayılmaz. Hayattan keyif almaya çalışmak sahteliğini belli etmeye başlıyor bir yerden sonra. Dağıttığım gülücükler içimdeki sevinçlerden fazla hale geliyor. Canım yandıkça içim, içim yandıkça canım acıyor. Cümlelerin biri biterken öbürü beliriyor kafamda, ama hiçbiri istediğim gibi dökülmüyor kağıda. Etrafımdaki her şey süs eşyasından ibaret ve tek gerçek olanın asık suratım olması inancımı yitirmeme sebep oluyor. Bekleyişlerimin karşılığını alamadığım her an benliğimden bir parça daha yitiriyorum. Her hatadan, her hüzünden ders çıkarayım diyorum bazen; belki daha iyisini yaparım diyorum, bu sefer de müfredatın ağırlığından şikayet eder duruma geliyorum. Fazla depresif göründüğünün farkındayım ama herkes içinde böyle bir karakter taşıyor, gizlemeye çalışsa da. Genelde gece ortaya çıkıyor bu karakter, ve bir taşkın gibi beraberindeki tüm mutlulukları da kayıplara karıştırıyor. Nedensiz yer

İntiharlar

Zihnim ince bileklerimde toplanıyor, gün ağardığı sürece Her gece yeni bir hesaplaşma, yeni bir yüzleşme Bir adım uzaklaşamadan kaçmak kendimden, yoruyor beni Bir adım yaklaşamadan sevmek seni, özlemek seni Bu cümbüşün sorumlusu benim, bu kargaşanın sebebi Tüm bu kelimeler, birinin dudaklarından döküleceklerin esiri Zaferin ardında gizlenen kaybetme korkusu Güvenin yok ettiği korkuların yanlış bilinen doğrusu Işıklar doğrudan bakıldığında o denli parlak değilmiş Denir ki seven gitmez, bekleyen beklemekten vazgeçmezmiş Bir anlık kararla atılan toprak kimseyi boğmaz Ömürlük hayaller gömülse de çürümezmiş Her gelene değişen insanda kararlılık aranmaz Her geleni değiştirense gerçekten sevmiş olmaz Kabullen, her çiçek senin istediğin gibi kokmaz Ama kimse de bir çiçeği kökü için koparmaz İnsan istediğini sevmez, sevdiğini ister Sahip olduğu her şeyi verir, onda olmayanı ister İnsan git diyende kalır, kal diyenden gider Bir aşığın defterinde ölümün her hali geçer Kim

olanlara

bilinmezler silsilesi hayat yaşanırken kaçan gözden ölürken geçen gözden dön bak son kez olanlara hüzünlerin sirki hayat ruhlar düşer gökten bedenler kalkar yerden anların sihri hayat mutluluğun tarifi senden tariflerin gizi bizden bitişin başlangıcı hayat gelenin yolu dünden gidenin yeri bugünden kaçışların bekleyeni hayat avuç içleri kirden kirlenmiş kalpler kinden yokuşların düzü hayat kırışmış yüzler birden maskelerden bir ten ölümlüye sonlu hayat yaşlar düşer gözden gözden düşer birden çığlığın sessizliği hayat kısılır sesler içten sesler gelir hiçten ihtimalin ihmali hayat sözler kaçar dilden sözler gelir peşinden bitti demeden biter hayat son darbe sisten ilk ölense histen dön bak son kez olanlara

?

İlelebet sandığımız her şeyin üstüne toprak atmak zorunda kalıyoruz. Taşıdığımız hayal tabutlarından çöken omuzlarımız engelliyor dik duruşumuzu. Her şeyin başında tarif edilemez o sevgi, her yolun sonunda engellenemez o acı bekliyor bizi. Bizim beklediklerimizin gelişi çölde vaha hesabı. Seraplarla geçen ömrümüzün kumlarında keyifle yüzüyoruz. Kanmaya o kadar meraklıyız ki yalan olduğunu bildiğimiz her şeyi kendimize yaşama sebebi biliyoruz. Biri gitmeyeceğim derse onu her şeyimiz yapıyor, gelmeyeceğim derse yollarını ölene dek gözlüyoruz. Sahteliği su götürmez insanların gerçekten sevebileceğine inanıyoruz. En acısı da farkındalığımızı ikinci plana atıp mantığımızı yol gözleyene dek rafa kaldırıyoruz. Çıkmaz sokakların duvarlarına tırmanıp düştükçe yaralanıyoruz. Her seferinde yaramızı sarıp daha yükseğe çıkmaya çalışıyoruz. Sonu olmayan bir duvarın tepesine çıkmaya uğraşıyoruz. Yerden kalkışlarımızı maharet sanıyor, yere düşürenleri ilah belliyoruz. Gün geçtikçe yıpranan bedenleri