Islak zeminlerde ayakta kalma çabam beni güçlü kılmıyor artık. Vazgeçişim henüz değil, ama uzak da sayılmaz. Hayattan keyif almaya çalışmak sahteliğini belli etmeye başlıyor bir yerden sonra. Dağıttığım gülücükler içimdeki sevinçlerden fazla hale geliyor. Canım yandıkça içim, içim yandıkça canım acıyor. Cümlelerin biri biterken öbürü beliriyor kafamda, ama hiçbiri istediğim gibi dökülmüyor kağıda. Etrafımdaki her şey süs eşyasından ibaret ve tek gerçek olanın asık suratım olması inancımı yitirmeme sebep oluyor. Bekleyişlerimin karşılığını alamadığım her an benliğimden bir parça daha yitiriyorum. Her hatadan, her hüzünden ders çıkarayım diyorum bazen; belki daha iyisini yaparım diyorum, bu sefer de müfredatın ağırlığından şikayet eder duruma geliyorum. Fazla depresif göründüğünün farkındayım ama herkes içinde böyle bir karakter taşıyor, gizlemeye çalışsa da. Genelde gece ortaya çıkıyor bu karakter, ve bir taşkın gibi beraberindeki tüm mutlulukları da kayıplara karıştırıyor. Nedensiz yer