Islak zeminlerde ayakta kalma çabam beni güçlü kılmıyor artık. Vazgeçişim henüz değil, ama uzak da sayılmaz. Hayattan keyif almaya çalışmak sahteliğini belli etmeye başlıyor bir yerden sonra. Dağıttığım gülücükler içimdeki sevinçlerden fazla hale geliyor. Canım yandıkça içim, içim yandıkça canım acıyor. Cümlelerin biri biterken öbürü beliriyor kafamda, ama hiçbiri istediğim gibi dökülmüyor kağıda. Etrafımdaki her şey süs eşyasından ibaret ve tek gerçek olanın asık suratım olması inancımı yitirmeme sebep oluyor. Bekleyişlerimin karşılığını alamadığım her an benliğimden bir parça daha yitiriyorum. Her hatadan, her hüzünden ders çıkarayım diyorum bazen; belki daha iyisini yaparım diyorum, bu sefer de müfredatın ağırlığından şikayet eder duruma geliyorum. Fazla depresif göründüğünün farkındayım ama herkes içinde böyle bir karakter taşıyor, gizlemeye çalışsa da. Genelde gece ortaya çıkıyor bu karakter, ve bir taşkın gibi beraberindeki tüm mutlulukları da kayıplara karıştırıyor. Nedensiz yere sıkışan kalpler, aniden gelen ağlama isteği ve daha nicesi. Daha nicesi gece bekliyor beni, bizi. İnsanlarla konuşurken iyi görünüyor, iyiyim diyoruz; insanlar gidince kötü görünüyor ama kötüyüm diyemiyoruz. Hepimizin derdi acısı çok büyük, başkalarının acılarını kendimizinkiyle kıyaslıyor, hüzünlü bir şarkı dinlersek birinci tekilin yerine kendimizi koymaya çalışıyoruz. Kabul edelim, hepimiz mutluluğu istesek de hiçbirimiz elde etmek için yeterince çabalamıyoruz. Ya acı çekmek gidiyor hoşumuza, ya da fazla mutluluğun getireceklerinden korkuyoruz. Çok güldük, çok ağlayacağız diyoruz. Mutluluğun bedelini ödemek zorunda hissediyoruz kendimizi. Karşılıksız bir gülümsemenin ne anlama geldiğini öğrenmeyi, sebepsiz kahkahaların devamını tatmayı istemiyoruz. Yakalanmak istercesine kaçıyoruz mutlu olma ihtimalinden. Ensemizde nefesini hissedersek hızlanıyor, fazla geride kalırsa da yavaşlıyoruz.
Geçmişimizden edindiğimiz yaraların kabuklarıyla oynuyor, kanarsa da suçu yarayı açana atıyoruz. Birini tüm hatalarına rağmen seviyor ve hata yapmaya devam ettiği müddetçe ona bağlanıyoruz. Doğrudan kaçışımız bitmiyor, mutluluk kovalasın diye bekliyor, mutsuzluk çukurlarında hayatın anlamını arıyoruz. Hepimiz gecenin mağdurlarıyız, en büyük düşmanımız yine kendimiziz; hepimiz güneş batsın diye bekliyor, doğana kadar isyan ediyoruz.
STK
Geçmişimizden edindiğimiz yaraların kabuklarıyla oynuyor, kanarsa da suçu yarayı açana atıyoruz. Birini tüm hatalarına rağmen seviyor ve hata yapmaya devam ettiği müddetçe ona bağlanıyoruz. Doğrudan kaçışımız bitmiyor, mutluluk kovalasın diye bekliyor, mutsuzluk çukurlarında hayatın anlamını arıyoruz. Hepimiz gecenin mağdurlarıyız, en büyük düşmanımız yine kendimiziz; hepimiz güneş batsın diye bekliyor, doğana kadar isyan ediyoruz.
STK
Comments
Post a Comment