İlelebet sandığımız her şeyin üstüne toprak atmak zorunda kalıyoruz. Taşıdığımız hayal tabutlarından çöken omuzlarımız engelliyor dik duruşumuzu. Her şeyin başında tarif edilemez o sevgi, her yolun sonunda engellenemez o acı bekliyor bizi. Bizim beklediklerimizin gelişi çölde vaha hesabı. Seraplarla geçen ömrümüzün kumlarında keyifle yüzüyoruz. Kanmaya o kadar meraklıyız ki yalan olduğunu bildiğimiz her şeyi kendimize yaşama sebebi biliyoruz. Biri gitmeyeceğim derse onu her şeyimiz yapıyor, gelmeyeceğim derse yollarını ölene dek gözlüyoruz. Sahteliği su götürmez insanların gerçekten sevebileceğine inanıyoruz. En acısı da farkındalığımızı ikinci plana atıp mantığımızı yol gözleyene dek rafa kaldırıyoruz.
Çıkmaz sokakların duvarlarına tırmanıp düştükçe yaralanıyoruz. Her seferinde yaramızı sarıp daha yükseğe çıkmaya çalışıyoruz. Sonu olmayan bir duvarın tepesine çıkmaya uğraşıyoruz. Yerden kalkışlarımızı maharet sanıyor, yere düşürenleri ilah belliyoruz. Gün geçtikçe yıpranan bedenlerimizin sarmaşıklarında aşkı bulduğumuzu söylüyoruz. Başımıza ne gelirse gelsin kendimizi suçluyor, çareyi hep gidenlerde arıyoruz.
Okşanacak birkaç saç teli için parmaklarımızı kesiyor, bakılacak bir çift göz için kendimizi kör ediyoruz. Sorsalar sevdik mi tam seviyoruz, ama acaba değer mi diye sormuyoruz. Ölümlü dünya diye yaşamayı bırakıyor, nasıl olsa kurur diye gözyaşı akıtıyoruz. İki kelimelik cümleleri hayatımıza bedel sanıyor, beş para etmez insanlar için kendimizi harap ediyoruz. Sırf söylendi diye gerçek sandıklarımız bitiriyor bizi. Biz bittikçe duymaya çalışıyor, asıl duymazsak biteriz diyoruz.
Her şeyi biliyoruz da
Niye hiçbir şeyi unutamıyoruz?
Yaralarımızı gizliyoruz da
Niye yenilerini açıyoruz?
STK
Çıkmaz sokakların duvarlarına tırmanıp düştükçe yaralanıyoruz. Her seferinde yaramızı sarıp daha yükseğe çıkmaya çalışıyoruz. Sonu olmayan bir duvarın tepesine çıkmaya uğraşıyoruz. Yerden kalkışlarımızı maharet sanıyor, yere düşürenleri ilah belliyoruz. Gün geçtikçe yıpranan bedenlerimizin sarmaşıklarında aşkı bulduğumuzu söylüyoruz. Başımıza ne gelirse gelsin kendimizi suçluyor, çareyi hep gidenlerde arıyoruz.
Okşanacak birkaç saç teli için parmaklarımızı kesiyor, bakılacak bir çift göz için kendimizi kör ediyoruz. Sorsalar sevdik mi tam seviyoruz, ama acaba değer mi diye sormuyoruz. Ölümlü dünya diye yaşamayı bırakıyor, nasıl olsa kurur diye gözyaşı akıtıyoruz. İki kelimelik cümleleri hayatımıza bedel sanıyor, beş para etmez insanlar için kendimizi harap ediyoruz. Sırf söylendi diye gerçek sandıklarımız bitiriyor bizi. Biz bittikçe duymaya çalışıyor, asıl duymazsak biteriz diyoruz.
Her şeyi biliyoruz da
Niye hiçbir şeyi unutamıyoruz?
Yaralarımızı gizliyoruz da
Niye yenilerini açıyoruz?
STK
Comments
Post a Comment