Skip to main content

Gidensizlik

İsteksizlik yokuşlarında
Gidensizlik dolu günler
Ve
Ağrısız başlar eşliğinde

Oturduk, dertleşiyoruz
Alevimden söndüğünde
Ardımda bıraktığım küllerimle.
Ağlıyoruz.

Eskisinden daha güçlü tüm parçalarım
Bütünümden kalanlarla,
Görüştük, söyleşiyoruz.
Gülüşüyoruz.

Ertelemeden geçen işlerimde
İçimin paramparçalığı ve
Aklımda kalan son sözleriyle,
Hatırlaşıyoruz.

Hayatımın tam ortasına yediğim tekmelerle
Takvimimde işaretli her bir günle
Son yaprağı koparırcasına
Vedalaşıyoruz.

Kurda kuşa yem ettiğim hislerimle
Kıtlıktan çıkmışçasına önüme koyulan yemeğim ve,
Savaştan çıkmışçasına harabe kalemimle
Laflıyoruz.

Sen bilmezsin, anlamaz o güzel derinliğin.
Elimde bir yarım teselliyle
Dilimde hissizleşen dokular, dökülmeye hazır kelimelerle
Bekliyoruz.

Gel, git, ya da öldür bir an önce.
Biz,
Biz bir arada yaparken her şeyi
Sen katılmadan önceki son yemeğimizi yiyoruz.

Katılaşıyor ve netleşiyor her bir dokumuz
Yaşlar akıyor elmacıklarımızdan
Beklemeye razıyken çoğumuz,
Yanıyoruz.

İsteksizlik yokuşlarında
Gidensizlik dolu günlerde
Ve
Ağrısız başlar eşliğinde,
Karışıyoruz, göğün her bir saç teline.


STK

Comments

Post a Comment

Popular posts from this blog

Herkes Bir Kere Gider

Güzel şeyleri öldürmek fazla kolay şu sıralar, kötüleri yaralayamıyorum bile. Olup bitenler benden bağımsız gerçekleşiyor ve ben hayatım üzerindeki kontrolümü sorguluyorum. Giden gidiyor, içimde kalanlar beni derinlere çekerek boğuyor. Konuşmak kolay, anlatmak her şeyden daha zor geliyor. Mutluluktan bir yudum almış birini mutsuzlukla boğmak adil gelmiyor bana. Adaleti sağlayacak gücüm yok ve bundan olacak ki adil olanı tadamıyorum bir türlü. İçimde boşalan şeylerin hissi henüz taze, aldığım tavsiye ise hep zaman üzerine. Zaman taze acıları küflendirmekten başka bir şeye yaramıyor oysa, niye kendimi ait hissettiğim yerde bulamıyorum? Soğuk terler havuzunda yüzüyorum, her yerim titriyor. Anılara odaklandığım için havuzdan çıkamıyorum. Yakmasan canımı olmaz mı? Hissiz kalacağımı biliyorum, felç gibi bir şey bu. Beni gitmekten alıkoyan bir tane bile sebep yok ve bu kalmamın en büyük sebebi oluyor. Umutlarım tükeniyor da neden sürekli yeni umutlar üretiyorum? Durdurup geri sarmak istediği

Çocuk

Yüzüne bile bakmaması çıldırtıyordu çocuğu. Henüz küçük de olsa, sevmenin ne olduğunu erken öğrenmişti. Pek de bir şey yaşamadığı hayatına sığdıramadığı, karşılık olarak ufacık bir bakış bile alamadığı bir kızdı ona sevmeyi böylesine acı öğreten. Her sevmeyi karşılıksız, her insanı acımasız sanıyordu. Daha 11 yaşında, çevresinde olup bitenlerin güçbela farkında olan bu çocuk o'nun çevresinde ne olup bittiğini belki de herkesten iyi biliyordu. Yaşı küçük olduğu için dışarıya çıkacak izni, kafası sürekli başka yerlerde olduğu içinse kendisine alınmış bir telefonu yoktu. Çevresindeki arkadaşları zeka kapasitelerinden daha büyük ekrana sahip telefonlarıyla kızları etrafına toplarken, onun tek işi artık bahçeye çıkmakta bile tereddüt yaşayan bir iki arkadaşını yakalayıp top oynamaktı. Kızları etrafına toplamak en büyük isteği olmasa da, o özel olan birinin ara sıra yakınında olması hoşuna giderdi. Yüzyılların ilerlemesiyle, insanların arasındaki mesafenin 2 mahalleden 1 telefon