Skip to main content

Aradığım

Onur, gurur, şeref, haysiyet, tabu ve bunun gibi bütün lanet kavramlar. Her birinden nefret eder haldeyim şu sıralar. Bir insanı yapmak istediği şeyden alıkoyan her türlü düzenden rahatsızım. Biriyle konuşma isteğini bile rafa kaldıracak tüm yaşanmışlıklardan ötürü huzursuzum.

İki insanı birbirinden alıkoyan küçük sebepler ve bunların bir araya gelerek yarattığı duvar beni günden güne yaralıyor. Mutsuzluğum da mutluluğum kadar geçici bir hal aldı, ağız tadıyla yaşayamadığım duygular beni bir miktar üzüyor. Gelmeyi ummadığım bir yerdeyim ve açık konuşmak gerekirse yabancılık çekişim yerimi yadırgamama yol açıyor.

İnsandaki sahiplenme duygusu birçok ihtimali beraberinde götürüyor. Eğer bir yeri evin gibi sahiplenirsen başka evde kötü hissediyorsun. Daha da kötüsü eğer kendini bir insanın yanında evindeymiş gibi hissetmeye başlamış ve konumundan çok birlikte olduğun kişiye yoğunlaşır hale gelmişsen kopmak çok zor oluyor.

Bir gün hissettiklerim başka gün düşündüklerimle zıtlaşır halde ve kim olduğumu sorgulamaya başladım diyebilirim. İki sene önceki ben elbette ki bugünden farklı olacaktı, buna şüphem yok; ama bu yıl olmayı beklediğim kişiyle dönüştüğüm kişi arasında dağlar kadar fark var. Sorumluları kimler veya nelerdir kesin bir şey söyleyemesem de suçladıklarım bende derin rahatsızlıklar uyandırıyor. Anlaşılmayı anlamaktan çok istiyorum.

Sırf anlaşılmak da yetecek gibi görünmüyor aslında. Beni anlayan birinin bana yol göstermesini değil de beni avutmasını istiyorum. Baş koyacak bir omzu sadece arkadan görebilmek beni olabildiğince yoruyor.

Mutluluğu aradığım asık suratlar ve teselli aradığım kırıcı sözler hayat enerjimi alıp götürüyor benden. Küs iki insanın birbirlerine sarılması dünyadaki akışı akıl almaz bir şekilde donduruyor, ve benim buna ihtiyacım var.

İhtiyaçlarım bitecek gibi değil, bu nedendendir ki isteklerime sıra gelmiyor. Umuyorum bir gün küs olduğum hayatla sarılıp akışı durdurabilirim. Ve dünya tekrar dönmeye başladığında, küs olduğum her şeyle yeniden barışabilirim.

Bir karardır yaşamı değiştiren, bir mevsimdir yaprakları yeşerten, bir rüzgardır dalgaları hareketlendiren ve bir insandır bazen, tüm bunları tek başına başarabilen.

Aradığım bir karar, bir mevsim ya da bir rüzgar değil etrafımda. Aradığım bir insan, yüzümü en mutsuz anımda bile güldürebilen.


STK

Comments

Popular posts from this blog

Herkes Bir Kere Gider

Güzel şeyleri öldürmek fazla kolay şu sıralar, kötüleri yaralayamıyorum bile. Olup bitenler benden bağımsız gerçekleşiyor ve ben hayatım üzerindeki kontrolümü sorguluyorum. Giden gidiyor, içimde kalanlar beni derinlere çekerek boğuyor. Konuşmak kolay, anlatmak her şeyden daha zor geliyor. Mutluluktan bir yudum almış birini mutsuzlukla boğmak adil gelmiyor bana. Adaleti sağlayacak gücüm yok ve bundan olacak ki adil olanı tadamıyorum bir türlü. İçimde boşalan şeylerin hissi henüz taze, aldığım tavsiye ise hep zaman üzerine. Zaman taze acıları küflendirmekten başka bir şeye yaramıyor oysa, niye kendimi ait hissettiğim yerde bulamıyorum? Soğuk terler havuzunda yüzüyorum, her yerim titriyor. Anılara odaklandığım için havuzdan çıkamıyorum. Yakmasan canımı olmaz mı? Hissiz kalacağımı biliyorum, felç gibi bir şey bu. Beni gitmekten alıkoyan bir tane bile sebep yok ve bu kalmamın en büyük sebebi oluyor. Umutlarım tükeniyor da neden sürekli yeni umutlar üretiyorum? Durdurup geri sarmak istediği

Çocuk

Yüzüne bile bakmaması çıldırtıyordu çocuğu. Henüz küçük de olsa, sevmenin ne olduğunu erken öğrenmişti. Pek de bir şey yaşamadığı hayatına sığdıramadığı, karşılık olarak ufacık bir bakış bile alamadığı bir kızdı ona sevmeyi böylesine acı öğreten. Her sevmeyi karşılıksız, her insanı acımasız sanıyordu. Daha 11 yaşında, çevresinde olup bitenlerin güçbela farkında olan bu çocuk o'nun çevresinde ne olup bittiğini belki de herkesten iyi biliyordu. Yaşı küçük olduğu için dışarıya çıkacak izni, kafası sürekli başka yerlerde olduğu içinse kendisine alınmış bir telefonu yoktu. Çevresindeki arkadaşları zeka kapasitelerinden daha büyük ekrana sahip telefonlarıyla kızları etrafına toplarken, onun tek işi artık bahçeye çıkmakta bile tereddüt yaşayan bir iki arkadaşını yakalayıp top oynamaktı. Kızları etrafına toplamak en büyük isteği olmasa da, o özel olan birinin ara sıra yakınında olması hoşuna giderdi. Yüzyılların ilerlemesiyle, insanların arasındaki mesafenin 2 mahalleden 1 telefon

Gidensizlik

İsteksizlik yokuşlarında Gidensizlik dolu günler Ve Ağrısız başlar eşliğinde Oturduk, dertleşiyoruz Alevimden söndüğünde Ardımda bıraktığım küllerimle. Ağlıyoruz. Eskisinden daha güçlü tüm parçalarım Bütünümden kalanlarla, Görüştük, söyleşiyoruz. Gülüşüyoruz. Ertelemeden geçen işlerimde İçimin paramparçalığı ve Aklımda kalan son sözleriyle, Hatırlaşıyoruz. Hayatımın tam ortasına yediğim tekmelerle Takvimimde işaretli her bir günle Son yaprağı koparırcasına Vedalaşıyoruz. Kurda kuşa yem ettiğim hislerimle Kıtlıktan çıkmışçasına önüme koyulan yemeğim ve, Savaştan çıkmışçasına harabe kalemimle Laflıyoruz. Sen bilmezsin, anlamaz o güzel derinliğin. Elimde bir yarım teselliyle Dilimde hissizleşen dokular, dökülmeye hazır kelimelerle Bekliyoruz. Gel, git, ya da öldür bir an önce. Biz, Biz bir arada yaparken her şeyi Sen katılmadan önceki son yemeğimizi yiyoruz. Katılaşıyor ve netleşiyor her bir dokumuz Yaşlar akıyor elmacıklarımızdan Beklemeye razıyk