bu anlar kaybolur zamanla. geçmek, bitmek bilmeyen saatler ufacık bir anı bile etmez zihinde. yalnızca tanıdık bir hissiyat. eski evlerle dolu bir sokağa bakıyorum yine eski olan evin balkonundan. soğuk rüzgarlar esiyor çoğunlukla, bazen güneş gösteriyor yüzünü. biri gidince diğerini özlüyor ve geri istiyorum. burası benim düşüncelerimin balkonu.
uyanalı iki saat oluyor henüz. uykusuz olmam gereken bir haldeyken uykunun düşüncesi aklımdan geçmiyor. her şey geliyor da aklıma, uyumak gelmiyor. çay salladım kendime musluk suyuyla. tadı güzel olsun diye değildi zaten. keyif almak için yapmamıştım. çayın varlığına ihtiyacım vardı sadece. yoksa çay seven biri değilim. çay içen insandan da kötülük gelir ayrıca.
yere serili bir havlunun üstünde saatlerin geçmesini bekliyorum. bu da bir nevi benim nöbetim. unutulmasını istemiyorum bu anın. belki hatırlamak hayatımda çok şey değiştirmeyecek ama ben yine de bu hissin tanıdık olmasını değil, eski bir dost olmasını istiyorum. eski olmasını istediğim tek dostum.
ilaçlı sudan yaptığım çayım ve beyaz havlumla eski evlerin olduğu sokağa bakıyorum. kiremitlerin düzensizliği gözüme çarpıyor, karşıdaki demir bir yerden tanıdık geliyor. bir rüzgar esiyor tüyleri diken diken eden, sonra bizim güneş açıyor bulutların arasından. son bir düşünce düşüyor aklıma, son olmayacağını biliyorum. ben artık bu gökte bir tanıdık değil, eski bir dost olmak istiyorum.
Comments
Post a Comment