Rüzgar yılların ağarttığı saçlarını arkasına gönderiyordu adamın. Arkasında bıraktığı onca derdinin yanına, saçları da ekleniyordu.
Henüz otuzlu yaşlarında, çoktan yorulmuş bir insandı. Tek düşündüğü kendisi, tek derdi geçmişiydi. İnsanlarla pek de iyi anlaşamazdı aslında, çok tartışırdı ve çoğu tartışmayı kazanmasına rağmen kaybederdi. Belki haklı çıkardı, ama o tartıştığı kişiyi kaybederdi. Mutsuzdu bu yüzden, ne bilirse bilsin susmayı bilmezdi.
Rüzgarın dindiğini hissettiğinde, nihayet saçlarının durulduğunu hissetti. Dağılmışlardı, kafasındaki onca derdinin yanına; saçları da eklenmişti.
Pek insan sevmezdi adam, kaybettiklerine üzülmesi şöyle dursun, aslında kendi ırkından pek de hoşnut değildi.
Bulunduğu sokaktan sağa döndü, karşısına çıkan ilk bara girdi. Taburesine oturup barmene işaret yaptı: "Aynısından." İçkiyi aldı, saçlarını düzeltti, aklına mavi gözleri getirdi. Hayır, kendisinin değildi mavi gözler; bir başkasınındı. Saçlarının da eklendiği büyük dert alemindeki bir çift gözdü, mavilikleri asla unutamadığı tek detaydı. Geçen yıllar çok hızlı gibi gelmişti adama, kendisi gibi tüm dünyası da değişmişti. Öfkeyle kalktı tabureden, sinirli gözlerle etrafına bakındı. Hızlı adımlarla bardan çıktı, rüzgara karşı yürümeye başladı, gözleri kafasından atabilmek icin ellerini saçlarına götürdü, tüm gücüyle çekti saçlarını, bir kaç teli kopmuştu.
Kafasındaki dertler dünyasından saçları çıkmıştı artık, çıkardığı saçlara bakarak hatırladı; yıllardır milim kıpırdamayan tek derdi o mavi gözleri; uğruna milyonlarca dert kopardığı. Tek başına yürüdü koca sokakta, görmek istediği bir çift gözdü sadece, hiç sevmediği insan ırkından; en sevdiği insanın gözleri.
STK
Henüz otuzlu yaşlarında, çoktan yorulmuş bir insandı. Tek düşündüğü kendisi, tek derdi geçmişiydi. İnsanlarla pek de iyi anlaşamazdı aslında, çok tartışırdı ve çoğu tartışmayı kazanmasına rağmen kaybederdi. Belki haklı çıkardı, ama o tartıştığı kişiyi kaybederdi. Mutsuzdu bu yüzden, ne bilirse bilsin susmayı bilmezdi.
Rüzgarın dindiğini hissettiğinde, nihayet saçlarının durulduğunu hissetti. Dağılmışlardı, kafasındaki onca derdinin yanına; saçları da eklenmişti.
Pek insan sevmezdi adam, kaybettiklerine üzülmesi şöyle dursun, aslında kendi ırkından pek de hoşnut değildi.
Bulunduğu sokaktan sağa döndü, karşısına çıkan ilk bara girdi. Taburesine oturup barmene işaret yaptı: "Aynısından." İçkiyi aldı, saçlarını düzeltti, aklına mavi gözleri getirdi. Hayır, kendisinin değildi mavi gözler; bir başkasınındı. Saçlarının da eklendiği büyük dert alemindeki bir çift gözdü, mavilikleri asla unutamadığı tek detaydı. Geçen yıllar çok hızlı gibi gelmişti adama, kendisi gibi tüm dünyası da değişmişti. Öfkeyle kalktı tabureden, sinirli gözlerle etrafına bakındı. Hızlı adımlarla bardan çıktı, rüzgara karşı yürümeye başladı, gözleri kafasından atabilmek icin ellerini saçlarına götürdü, tüm gücüyle çekti saçlarını, bir kaç teli kopmuştu.
Kafasındaki dertler dünyasından saçları çıkmıştı artık, çıkardığı saçlara bakarak hatırladı; yıllardır milim kıpırdamayan tek derdi o mavi gözleri; uğruna milyonlarca dert kopardığı. Tek başına yürüdü koca sokakta, görmek istediği bir çift gözdü sadece, hiç sevmediği insan ırkından; en sevdiği insanın gözleri.
STK
Comments
Post a Comment