Skip to main content

Posts

Showing posts from October, 2015

Gidensizlik

İsteksizlik yokuşlarında Gidensizlik dolu günler Ve Ağrısız başlar eşliğinde Oturduk, dertleşiyoruz Alevimden söndüğünde Ardımda bıraktığım küllerimle. Ağlıyoruz. Eskisinden daha güçlü tüm parçalarım Bütünümden kalanlarla, Görüştük, söyleşiyoruz. Gülüşüyoruz. Ertelemeden geçen işlerimde İçimin paramparçalığı ve Aklımda kalan son sözleriyle, Hatırlaşıyoruz. Hayatımın tam ortasına yediğim tekmelerle Takvimimde işaretli her bir günle Son yaprağı koparırcasına Vedalaşıyoruz. Kurda kuşa yem ettiğim hislerimle Kıtlıktan çıkmışçasına önüme koyulan yemeğim ve, Savaştan çıkmışçasına harabe kalemimle Laflıyoruz. Sen bilmezsin, anlamaz o güzel derinliğin. Elimde bir yarım teselliyle Dilimde hissizleşen dokular, dökülmeye hazır kelimelerle Bekliyoruz. Gel, git, ya da öldür bir an önce. Biz, Biz bir arada yaparken her şeyi Sen katılmadan önceki son yemeğimizi yiyoruz. Katılaşıyor ve netleşiyor her bir dokumuz Yaşlar akıyor elmacıklarımızdan Beklemeye razıyk

Sen, Ben, Biz...

Gözbebeklerimde nasıl göründüğüne de mi bakmadın be kadın? Bugüne kadar görmüş olduğun binlerce aynadan daha yalın, daha yakın... Senin için en iyisi bendim, anlayamadın. Benim seni gözlerimin içine koyduğum, duygularımın derinine gömdüğüm gibi; sen, aklının ucuna bile iliştiremedin beni. Kendimle konuşmanın bana seni hatırlattığı günlerde, Seninle konuşmamın unutulmaya yüz tuttuğu zihnimde Dudaklarının arasından süzülen adımın, Kulaklarımla buluşamadığı bir yerde Fısıltının, bağırışların sesini bastırdığı bu cehennemde... Sana sarf ettiğin binlerce cümleden daha yakın, Sana duyulan tüm sevgilerden daha yalın, Ve sana, beni sevmenden daha kaçık. Sana beni öpmenden kasıt Senin içinde öldürdüklerin kayıp ve bugün, sana öldüklerimi sayıklayarak her şey adına olan aşkım kadar ayıp. Sen, benim gözlerime kör Sen, benim duygularıma sağır Sen, benim varlığıma aykırı Çok günler geçiyor gidişinin üzerinden Sen, Benim aklımda koskoca bir mayın Ben, Oku çıka