Skip to main content

Sen, Ben, Biz...

Gözbebeklerimde nasıl göründüğüne de mi bakmadın be kadın?
Bugüne kadar görmüş olduğun binlerce aynadan
daha yalın,
daha yakın...
Senin için en iyisi bendim,
anlayamadın.

Benim seni gözlerimin içine koyduğum,
duygularımın derinine gömdüğüm gibi;
sen,
aklının ucuna bile iliştiremedin beni.

Kendimle konuşmanın bana seni hatırlattığı günlerde,
Seninle konuşmamın unutulmaya yüz tuttuğu zihnimde
Dudaklarının arasından süzülen adımın,
Kulaklarımla buluşamadığı bir yerde
Fısıltının, bağırışların sesini bastırdığı bu cehennemde...

Sana sarf ettiğin binlerce cümleden daha yakın,
Sana duyulan tüm sevgilerden daha yalın,
Ve sana,
beni sevmenden daha kaçık.

Sana beni öpmenden kasıt
Senin içinde öldürdüklerin kayıp
ve bugün,
sana öldüklerimi sayıklayarak
her şey adına olan aşkım kadar ayıp.

Sen, benim gözlerime kör
Sen, benim duygularıma sağır
Sen, benim varlığıma aykırı

Çok günler geçiyor
gidişinin üzerinden

Sen,
Benim aklımda koskoca bir mayın

Ben,
Oku çıkarmakta hazır olan yayın
Tuttuğu ellerdeki şefkat kadar bitik
Sen çıkan okun mayına çarpıp duygularımı altüst edişi
gibi.

Biz, asla bir araya gelemeyecek
bir avuç barut, bir yürek dolusu ateş.
Giz, aramızdaki her şey gibi bitecek.

Özlemekten ölsem bile, zaman bir gün bana seni
verecek.

Hoşça "kalman" ümidi,
       Umursamazca gitmemen dileğiyle.
Unutma, bir gün herkes gidecek
Ok mayınına, barut ateşlerin arasına

Ve tüm bunları yazdıransa,
beyaz kağıtlar üzerindeki
bir kalemin ucuna...


STK

Comments

Popular posts from this blog

İntiharlar

Zihnim ince bileklerimde toplanıyor, gün ağardığı sürece Her gece yeni bir hesaplaşma, yeni bir yüzleşme Bir adım uzaklaşamadan kaçmak kendimden, yoruyor beni Bir adım yaklaşamadan sevmek seni, özlemek seni Bu cümbüşün sorumlusu benim, bu kargaşanın sebebi Tüm bu kelimeler, birinin dudaklarından döküleceklerin esiri Zaferin ardında gizlenen kaybetme korkusu Güvenin yok ettiği korkuların yanlış bilinen doğrusu Işıklar doğrudan bakıldığında o denli parlak değilmiş Denir ki seven gitmez, bekleyen beklemekten vazgeçmezmiş Bir anlık kararla atılan toprak kimseyi boğmaz Ömürlük hayaller gömülse de çürümezmiş Her gelene değişen insanda kararlılık aranmaz Her geleni değiştirense gerçekten sevmiş olmaz Kabullen, her çiçek senin istediğin gibi kokmaz Ama kimse de bir çiçeği kökü için koparmaz İnsan istediğini sevmez, sevdiğini ister Sahip olduğu her şeyi verir, onda olmayanı ister İnsan git diyende kalır, kal diyenden gider Bir aşığın defterinde ölümün her hali geçer Kim...

21 yaş

rutinlerim var bazı evvelden elimi sürmediğim değiştim ama geliştim cam misali çatlak can misali bitiğim kefenim tam olmuyor üstüme olsun seneye de giyerim nasıl olsa büyür ölüler büyür de sığmaz mezara toprak kokusu işte o zaman rutin gelir insana yeryüzüne taşmış bir ceset yürür durur taşlar arasında bir elimde bir boynuz diğerinde kumlar akar akar akar cildim güneşten korkar nefeslerim var bitmemiş ciğerim acıyla dolar dolar dolar dolar boğulur mu ölüler kırılır mı taşlar bu vakitten sonra beni senin gülüşün paklar şehrinin dışında bir hayat var olduğun yerde bir ölü acaba  ölüler şiirlerini hangi mezar taşına yazar uzak dağdan bir zihin aklına gelir yumruğunu sıkar beni anar o zaman yazarım şiirimi kendi taşıma o zaman kazarım mezarı kendi başıma kefenim küçük gelir yırtarım döner bakarım kendi yaşıma 21 yaş süzülür yanaktan işte o zaman karışırım nefesi olanların arasına ...

Seçim

Acı damarlarımda geziniyor, pıhtılaşması tek kurtuluşum. Duracağı yok bu hissin, iliklerimde titremeler seziyorum. Ölümüm hayat sıvılarımı kaybımdan değil kazanımımdan olacak. İstemsizce doğruluyor bedenim, kaçmak için koşuyorum. Koştukça yoruluyor koştukça damarlarımdakine ihtiyaç duyuyorum. Acı; acı arttıkça damarlarım genişliyor. Sanırım bedenimi ele geçirecek. Kendi parçamın beni paramparça edebileceğini düşünemedim. Tecrübesizlikten olacak ki sezemedim. Her an yığılabilirim bir yere, kalkmayacak oluşum bana zaman kazandırabilir. Sanırım hayatımda ilk defa bir şeyden kaçınırken hareketsizlik benim için zamanı durdurabilir. Hislerim paylaşılmak için fazla acımasız, saklanmak içinse fazlasıyla acılı. Kollarımın hakimiyetini kaybediyorum, gözlerim kararıyor aniden. Birilerini, bir şeyleri bulmalıyım etrafımda. Yakınımı kolluyorum; tek bulduğum ele geçirilişim. Çaresizliğim davranışlarıma yansıyor olacak ki güç alıyor diğerleri. Duygular acıyla harmanlanınca, kaybediş bu kadar ke...