Skip to main content

Hiçbiz

Bakışlarından, düşerdi damlalar ellerime; önce derim ıslanırdı, sonra hislerim. İlgimdendi yüzüne defalarca bakışım. Göz bebeklerinin yerinde durmayışını açıklayan birçok tahminime karşın, doğan güneşin yeryüzünü aydınlattığı ilk noktadan kaçışın, tüm aniliklere alıştım.

Kirpiklerinin uçlarından sivrilen uzakların yakın geldiği renklerde, geceleri pek de uzun geçmiyor gibiydi, başımı göğsüne bastıran maviliklerde.

Ve sen bakardın
Ve ben görürdüm
Ve o söylerdi
Hep biz gülerdik.

Sığ suların derinlerinde bir yangın hissederdi düşlerim, göklerden hava taşırdı körükleme gayesinde sellerim. Sular altında parçalanan ciğerlerim ve sular üstünde aldığım tüm nefeslerim.

Parmak uçlarımda hissettiğim sıcaklığa sarılırdı vücumdaki tüm titremelerim. Bir yanışa verdiğim ömrü bilirim, bir de körüklemeye olan hevesim.

Ve sen yaşardın
Ve ben severdim
Ve o bilirdi
Hep biz ağlardık.

Kayalıklardan kayan ayaklarıma mı bakıyor gözlerim? Yoksa dalgalar mı kandırdı bizi, ya da ellerinden tutamadığım dengesizliğim? Gizlenmiş anlamlarında apaçık duygular bağırırken adını, tüm bunları göremeyecek kadar kör müydü gözlerim?

Lakin bir şeyler olmuştu bizden artanlara, sanırım paylaşmayı hiç bilememiştik. Fazlasındaydı gözümüz ve elimizdekinin bittiğini biz bitene kadar bilemeyecektik.

Ve sen, devam ederdin
Ve bendim kayalıklardan kayan
Ve o izlerdi uçurumun sonundan
Hiç 'biz' kalamadık,
Hiçbir zaman olmadı düşüşümden tutan.


STK

Comments

Popular posts from this blog

Seçim

Acı damarlarımda geziniyor, pıhtılaşması tek kurtuluşum. Duracağı yok bu hissin, iliklerimde titremeler seziyorum. Ölümüm hayat sıvılarımı kaybımdan değil kazanımımdan olacak. İstemsizce doğruluyor bedenim, kaçmak için koşuyorum. Koştukça yoruluyor koştukça damarlarımdakine ihtiyaç duyuyorum. Acı; acı arttıkça damarlarım genişliyor. Sanırım bedenimi ele geçirecek. Kendi parçamın beni paramparça edebileceğini düşünemedim. Tecrübesizlikten olacak ki sezemedim. Her an yığılabilirim bir yere, kalkmayacak oluşum bana zaman kazandırabilir. Sanırım hayatımda ilk defa bir şeyden kaçınırken hareketsizlik benim için zamanı durdurabilir. Hislerim paylaşılmak için fazla acımasız, saklanmak içinse fazlasıyla acılı. Kollarımın hakimiyetini kaybediyorum, gözlerim kararıyor aniden. Birilerini, bir şeyleri bulmalıyım etrafımda. Yakınımı kolluyorum; tek bulduğum ele geçirilişim. Çaresizliğim davranışlarıma yansıyor olacak ki güç alıyor diğerleri. Duygular acıyla harmanlanınca, kaybediş bu kadar ke...

İntiharlar

Zihnim ince bileklerimde toplanıyor, gün ağardığı sürece Her gece yeni bir hesaplaşma, yeni bir yüzleşme Bir adım uzaklaşamadan kaçmak kendimden, yoruyor beni Bir adım yaklaşamadan sevmek seni, özlemek seni Bu cümbüşün sorumlusu benim, bu kargaşanın sebebi Tüm bu kelimeler, birinin dudaklarından döküleceklerin esiri Zaferin ardında gizlenen kaybetme korkusu Güvenin yok ettiği korkuların yanlış bilinen doğrusu Işıklar doğrudan bakıldığında o denli parlak değilmiş Denir ki seven gitmez, bekleyen beklemekten vazgeçmezmiş Bir anlık kararla atılan toprak kimseyi boğmaz Ömürlük hayaller gömülse de çürümezmiş Her gelene değişen insanda kararlılık aranmaz Her geleni değiştirense gerçekten sevmiş olmaz Kabullen, her çiçek senin istediğin gibi kokmaz Ama kimse de bir çiçeği kökü için koparmaz İnsan istediğini sevmez, sevdiğini ister Sahip olduğu her şeyi verir, onda olmayanı ister İnsan git diyende kalır, kal diyenden gider Bir aşığın defterinde ölümün her hali geçer Kim...

Kendime Sır

Bağıra bağıra gülmek içten ağlamaların dışavurumudur. Ne acıdır ki, gülmekten oluşmuyor göz kenarlarımızdaki çizgiler. Yahut alnımızdaki kırışıklıklar güneşe bakamamanın bir sonucu değil. Her ikisi de gecenin en yoğun saatlerinde sigara dumanından yanmasın diye gözlerimiz, ve duymasınlar ağladığımızı diye yer ediyor yüzümüzde. Gözyaşı tutmak kişiliklerimizden çok kaslarımızı geliştirse, hepimiz en güçlü olmaktan yorulmak yerine en güçlü çehrelere sahip olurduk herhalde. Uzun soluklu bir kahkahanın bizi soluksuz bıraktığı bir günü görme isteği, kısa süreli mutlulukların bize nefes aldırmaktan başka bir halta yaramıyor olmasından kaynaklıdır belki de. Kötü rüyalardan uyanmak bile insanı mutsuz ediyorsa asıl kabusu sabahın ilk ışıklarıyla başlıyordur onun. Hayalimizdekilerden yara almayacağımızı bilmek ve gerçeklerin açtığı yaraları görememek bizi uykuya bağımlı hale getiriyor olmalı. Bazen yere yüzüstü gömülüp saatlerce öyle kalmak istiyoruz. Kendi avuç içlerimizi kendi tırnaklarım...