Skip to main content

Nice Yaslara

Siz hiç kutlayamayacağınız bir doğum gününü, kutlamanız gerekenlerden daha kesin hatırladınız mı?

Bugün 17 yaşına basacaktı hayatta olsa, ve ne olursa olsun aramızda; ben upuzun bir mesajla kutlayacaktım hep yaptığım gibi.

Çok erkendi, henüz 14 yaşında bile değildi doğum gününe bakılırsa. Mezar taşının üzerine 14 yazılsa da...

Herkese bir yıkım olmuştu, onun bu kadar genç ayrılışı aramızdan. O bizim hayatımıza adını öyle bir kazımıştı ki gitmeden, üzerine yağan nice yağmurlar, ardından kopan nice fırtınalar kazınanın acısını hafifletememişti.

Seray Sanay ismi, hepimizin aklında 14 senelik bir başlangıç olarak kalmıştı. Ama ne farkederdi ki? Onun da dediği gibi, "İyi bir başlangıç başarmanın yarısıydı." Onun başlangıcı, başlı başına bir başarıydı.

Espriler yapardı, insanlarla iyi anlaşır ve yardıma ihtiyacı olanın derdini paylaşırdı. Her şeyden önemlisi bize hayatın engellere rağmen devam ettiğini anlatırdı.

Bugün onun kutlayamadığımız 3. yaş günü, bugün onsuz devam ettiğimiz hayatın bir başka günü. Nasıl ki o bizi yalnız bırakmadıysa onca sene,

Biz dualarımız ve buruk gülümsemelerimizle hep yanındayız Seray'ım. Nice, nice birlikte yaş günlerine. Bulunduğun yerden bizi görmen, ve o güzel gülümsemenle bize cevap vermen dileğiyle...

           -Tüm sevenlerin

Comments

Popular posts from this blog

Seçim

Acı damarlarımda geziniyor, pıhtılaşması tek kurtuluşum. Duracağı yok bu hissin, iliklerimde titremeler seziyorum. Ölümüm hayat sıvılarımı kaybımdan değil kazanımımdan olacak. İstemsizce doğruluyor bedenim, kaçmak için koşuyorum. Koştukça yoruluyor koştukça damarlarımdakine ihtiyaç duyuyorum. Acı; acı arttıkça damarlarım genişliyor. Sanırım bedenimi ele geçirecek. Kendi parçamın beni paramparça edebileceğini düşünemedim. Tecrübesizlikten olacak ki sezemedim. Her an yığılabilirim bir yere, kalkmayacak oluşum bana zaman kazandırabilir. Sanırım hayatımda ilk defa bir şeyden kaçınırken hareketsizlik benim için zamanı durdurabilir. Hislerim paylaşılmak için fazla acımasız, saklanmak içinse fazlasıyla acılı. Kollarımın hakimiyetini kaybediyorum, gözlerim kararıyor aniden. Birilerini, bir şeyleri bulmalıyım etrafımda. Yakınımı kolluyorum; tek bulduğum ele geçirilişim. Çaresizliğim davranışlarıma yansıyor olacak ki güç alıyor diğerleri. Duygular acıyla harmanlanınca, kaybediş bu kadar ke...

İntiharlar

Zihnim ince bileklerimde toplanıyor, gün ağardığı sürece Her gece yeni bir hesaplaşma, yeni bir yüzleşme Bir adım uzaklaşamadan kaçmak kendimden, yoruyor beni Bir adım yaklaşamadan sevmek seni, özlemek seni Bu cümbüşün sorumlusu benim, bu kargaşanın sebebi Tüm bu kelimeler, birinin dudaklarından döküleceklerin esiri Zaferin ardında gizlenen kaybetme korkusu Güvenin yok ettiği korkuların yanlış bilinen doğrusu Işıklar doğrudan bakıldığında o denli parlak değilmiş Denir ki seven gitmez, bekleyen beklemekten vazgeçmezmiş Bir anlık kararla atılan toprak kimseyi boğmaz Ömürlük hayaller gömülse de çürümezmiş Her gelene değişen insanda kararlılık aranmaz Her geleni değiştirense gerçekten sevmiş olmaz Kabullen, her çiçek senin istediğin gibi kokmaz Ama kimse de bir çiçeği kökü için koparmaz İnsan istediğini sevmez, sevdiğini ister Sahip olduğu her şeyi verir, onda olmayanı ister İnsan git diyende kalır, kal diyenden gider Bir aşığın defterinde ölümün her hali geçer Kim...

Kendime Sır

Bağıra bağıra gülmek içten ağlamaların dışavurumudur. Ne acıdır ki, gülmekten oluşmuyor göz kenarlarımızdaki çizgiler. Yahut alnımızdaki kırışıklıklar güneşe bakamamanın bir sonucu değil. Her ikisi de gecenin en yoğun saatlerinde sigara dumanından yanmasın diye gözlerimiz, ve duymasınlar ağladığımızı diye yer ediyor yüzümüzde. Gözyaşı tutmak kişiliklerimizden çok kaslarımızı geliştirse, hepimiz en güçlü olmaktan yorulmak yerine en güçlü çehrelere sahip olurduk herhalde. Uzun soluklu bir kahkahanın bizi soluksuz bıraktığı bir günü görme isteği, kısa süreli mutlulukların bize nefes aldırmaktan başka bir halta yaramıyor olmasından kaynaklıdır belki de. Kötü rüyalardan uyanmak bile insanı mutsuz ediyorsa asıl kabusu sabahın ilk ışıklarıyla başlıyordur onun. Hayalimizdekilerden yara almayacağımızı bilmek ve gerçeklerin açtığı yaraları görememek bizi uykuya bağımlı hale getiriyor olmalı. Bazen yere yüzüstü gömülüp saatlerce öyle kalmak istiyoruz. Kendi avuç içlerimizi kendi tırnaklarım...