Skip to main content

Olur mu?

Her bir hücreme hapsettim seni,
      Beynimin her bir kıvrımı ve kalbimin her bir damarında sen;
Kalıcısın bedenimde.
Git desem de gitme, çünkü ben ben olalı sevmekten vazgeçemedim seni.
Çünkü sen benim olalı, asla gelmedin geri.

Hapsettiğim hücrelerimde yaşam verdin bedenime,
Gel desem de gelme, çünkü ben sevdim seveli seni,
Alıştım gitmelerine, uğramadan kalbime; damarlarımda süzülmene. Üzülme.  

Geriye kalbimin son çarpmaları, zihnimin bana sayısız oyunları; ileride beni bekleyen kalpsiz bir beden, bari bende dolaşan son zehrini de götürme benden.

Öp desem de öpme sakın beni, çünkü kaldıramam vücudumda bırakacağın bir başka izi. Yine başka bir gizi, aynı gidiş ve terkedişleri.

Silemem yenisini, dilerim seversin bensizliği, beni asla sevmediğin gibi. Sil bizi, asla bir araya getiremediğin sen ve ben gibi.

Aklında kalmayan onca anı ve hatıra, benim olmadığım günleri benimle olduklarından daha güzel hatırla.

Isıt ellerini bana beslediğin nefret ateşiyle, dağıt bizden geriye kalan külleri; alnından öp sana yazılan kaderini, ve yasla başını kendi yazacağının göğsüne.

Olur da takılır ya bir soru aklına, işte onu sakın bana sorma. Çünkü her şeyi bilsem de ben, tek bilmediğim senin özlemini gidermenin verdiği his şu hayatta. Bana sorduğun soruyla, ufacık da olsa:
Hatırlatma sana cevap vermenin neye benzediğini.

Bizden geriye ne kaldıysa al götür rüzgarınla, yeter ki bir daha asla sevme beni.


STK

Comments

Popular posts from this blog

Seçim

Acı damarlarımda geziniyor, pıhtılaşması tek kurtuluşum. Duracağı yok bu hissin, iliklerimde titremeler seziyorum. Ölümüm hayat sıvılarımı kaybımdan değil kazanımımdan olacak. İstemsizce doğruluyor bedenim, kaçmak için koşuyorum. Koştukça yoruluyor koştukça damarlarımdakine ihtiyaç duyuyorum. Acı; acı arttıkça damarlarım genişliyor. Sanırım bedenimi ele geçirecek. Kendi parçamın beni paramparça edebileceğini düşünemedim. Tecrübesizlikten olacak ki sezemedim. Her an yığılabilirim bir yere, kalkmayacak oluşum bana zaman kazandırabilir. Sanırım hayatımda ilk defa bir şeyden kaçınırken hareketsizlik benim için zamanı durdurabilir. Hislerim paylaşılmak için fazla acımasız, saklanmak içinse fazlasıyla acılı. Kollarımın hakimiyetini kaybediyorum, gözlerim kararıyor aniden. Birilerini, bir şeyleri bulmalıyım etrafımda. Yakınımı kolluyorum; tek bulduğum ele geçirilişim. Çaresizliğim davranışlarıma yansıyor olacak ki güç alıyor diğerleri. Duygular acıyla harmanlanınca, kaybediş bu kadar ke...

İntiharlar

Zihnim ince bileklerimde toplanıyor, gün ağardığı sürece Her gece yeni bir hesaplaşma, yeni bir yüzleşme Bir adım uzaklaşamadan kaçmak kendimden, yoruyor beni Bir adım yaklaşamadan sevmek seni, özlemek seni Bu cümbüşün sorumlusu benim, bu kargaşanın sebebi Tüm bu kelimeler, birinin dudaklarından döküleceklerin esiri Zaferin ardında gizlenen kaybetme korkusu Güvenin yok ettiği korkuların yanlış bilinen doğrusu Işıklar doğrudan bakıldığında o denli parlak değilmiş Denir ki seven gitmez, bekleyen beklemekten vazgeçmezmiş Bir anlık kararla atılan toprak kimseyi boğmaz Ömürlük hayaller gömülse de çürümezmiş Her gelene değişen insanda kararlılık aranmaz Her geleni değiştirense gerçekten sevmiş olmaz Kabullen, her çiçek senin istediğin gibi kokmaz Ama kimse de bir çiçeği kökü için koparmaz İnsan istediğini sevmez, sevdiğini ister Sahip olduğu her şeyi verir, onda olmayanı ister İnsan git diyende kalır, kal diyenden gider Bir aşığın defterinde ölümün her hali geçer Kim...

Kendime Sır

Bağıra bağıra gülmek içten ağlamaların dışavurumudur. Ne acıdır ki, gülmekten oluşmuyor göz kenarlarımızdaki çizgiler. Yahut alnımızdaki kırışıklıklar güneşe bakamamanın bir sonucu değil. Her ikisi de gecenin en yoğun saatlerinde sigara dumanından yanmasın diye gözlerimiz, ve duymasınlar ağladığımızı diye yer ediyor yüzümüzde. Gözyaşı tutmak kişiliklerimizden çok kaslarımızı geliştirse, hepimiz en güçlü olmaktan yorulmak yerine en güçlü çehrelere sahip olurduk herhalde. Uzun soluklu bir kahkahanın bizi soluksuz bıraktığı bir günü görme isteği, kısa süreli mutlulukların bize nefes aldırmaktan başka bir halta yaramıyor olmasından kaynaklıdır belki de. Kötü rüyalardan uyanmak bile insanı mutsuz ediyorsa asıl kabusu sabahın ilk ışıklarıyla başlıyordur onun. Hayalimizdekilerden yara almayacağımızı bilmek ve gerçeklerin açtığı yaraları görememek bizi uykuya bağımlı hale getiriyor olmalı. Bazen yere yüzüstü gömülüp saatlerce öyle kalmak istiyoruz. Kendi avuç içlerimizi kendi tırnaklarım...